Türkiye’de Yat Turizminin Sorunları
Türkiye’de yat turizminin geçmişi çok eski dönemlere dayanıyor. 1980’li yıllarda İstanbul’da başlayan yatçılık daha sonra Akdeniz ve Ege kıyılarına kadar ulaştı. Bu yeni oluşum, beraberinde birtakım ihtiyaçları ve sorunları da getirdi. Bu konudaki çalışmaların da yeni olması, en büyük eksikliklerden biri olarak görülüyor…
Türkiye’nin sahip olduğu yaklaşık 8.000 km. kıyıdan 6.500 km’si yat turizmine elverişli. Ulusal ekonomiye katkısı olacak ciddi bir potansiyel mevcut.
Ancak yat turizminin temel sorunlarından biri de yetişmiş eleman eksikliği. Kara hizmetlerinde (acente elemanları) ve yat hizmetlerinde duyulan eksiklik her geçen gün artıyor. Yat turizmi için eleman yetiştirecek bir kurumun bulunmaması, hem ara hem de üst kademede çalışacak eleman eksikliğine yol açıyor. Eğitim veren üniversitelerde bu konuda eğitim programının olmaması nitelikli işgücü yetişmesini engelliyor.
Öte yandan, kullanılacak malzemelerin yurt dışından gelmesi, yüksek gümrük maliyetlerini de beraberinde getiriyor. Konaklama tesislerinde uygulandığı şekliyle yat turizmi için de istatistiki bilgilerin bilimsel düzeyde tutulması gerekiyor. Limanlara giriş yapan sarı bayraklı yatların sayısı verilirken gidip dönen yatların tekrar tekrar sayılması yanıltıcı değerlendirmelere neden oluyor. Bunun yanında denizde hizmet vermesine karşın belgesiz yatların sayısına ilişkin veriler bulunmuyor. Sorunlara ilişkin isabetli kararların alınabilmesi için verilerin doğru olması gerekiyor.
Türk yapımı yatların tanıtım ve pazarlamasında eksiklikler bulunuyor. Yabancı yatırımların tanıtımı ise kolay olmuyor. Yerli yatların pazarlamasının kolay olabilmesi için, standartlara uygun olmaları ve malzeme kalitesinin önemli olduğu da unutulmamalı. Yerli yatların standartlara uygun olması müşteri kalitesini etkileyeceğinden, Türk yapımı yatlar ucuz müşteriye hitap ederek, talebi kitle turizmine yönlendiriyor. Türk yatları için bu ciddi bir eksiklik